Mekke'de İlk Davet Süreci ve Stratejik Bir Sığınak Olarak Habeşistan Hicreti
İslam'ın Mekke'de Ortaya Çıkışı:
Sosyal Arka Plan ve İlk Davet: İslam'ın 7. yüzyıl Arabistan'ında ortaya çıkışı, sadece teolojik bir hadise değil, aynı zamanda Mekke'nin yerleşik sosyo-politik ve ekonomik düzenine meydan okuyan köklü bir hareketin başlangıcıdır. 610 yılında Hira'da başlayan vahiy süreci, Hz. Muhammed'in peygamberlik misyonunu (nübüvvet) başlatmıştır. Bu misyonun bir sonraki aşaması olan "risâlet" (elçilik), yani mesajı topluma iletme görevi, metodik ve stratejik adımlarla ilerlemiştir. Bu çalışma, İslam'a davetin gizli ve açık evrelerini inceleyecek ve bu davetin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan Kureyş muhalefetinin, erken dönem Müslüman topluluğunu stratejik bir sığınak olarak Habeşistan'a hicrete nasıl zorladığını analiz edecektir.
İslam'a Davetin İlk Evreleri (610-613):
Hz. Muhammed'in elçilik görevi, Müddessir Suresi'nin "Kalk ve uyar!" emriyle fiiliyata dökülmüştür. Bu davet süreci, Mekke'nin oligarşik Kureyş yönetimi altında, putperestliğin dini ve ticari hayatın merkezinde olduğu bir ortamda gerçekleşmiştir. Bu nedenle, davetin ilk aşaması son derece ihtiyatlı yürütülmüştür.
Gizli Davet Dönemi ve Çekirdek Kadro:
İlk davet, yaklaşık üç yıl süren ve "gizli" olarak nitelendirilen bir dönemde, peygamberin en yakın ve en güvendiği çevresiyle sınırlı kalmıştır. Bu stratejinin temel amacı, Kureyş aristokrasisinin ani ve şiddetli bir tepkisiyle karşılaşmadan önce, mesajı anlayacak ve benimseyecek bir çekirdek kadro oluşturmaktı.
Bu dönemde İslam'ı ilk kabul edenler (Sâbikûn-ı Evvelûn) şunlardır:
Hz. Hatice: Peygamberin eşi ve en büyük destekçisi.
Hz. Ebû Bekir: Toplumda saygın bir yeri olan, peygamberin yakın dostu.
Hz. Ali: Peygamberin himayesinde büyüyen amcasının oğlu.
Hz. Zeyd b. Hârise: Peygamberin azatlı kölesi ve evlatlığı.
Hz. Ebû Bekir'in katılımı, hareketin sosyal tabanının genişlemesinde kritik bir rol oynamıştır. Onun itibarı ve sosyal ağı sayesinde, Osman b. Affân, Zübeyr b. Avvâm, Abdurrahman b. Avf ve Sa'd b. Ebî Vakkâs gibi Kureyş'in önemli ailelerine mensup gençler İslam'ı kabul etmiştir.
Dârü'l-Erkâm (Erkâm'ın Evi):
Müslümanların sayısı arttıkça, Kureyş'in dikkatini çekmeden toplanabilecekleri, eğitim alabilecekleri ve ibadet edebilecekleri güvenli bir mekana ihtiyaç duyulmuştur. Bu amaçla, Kâbe yakınlarındaki Safâ tepesi eteklerinde yer alan, genç Müslümanlardan Erkâm b. Ebü'l-Erkâm'ın evi (Dârü'l-Erkâm) seçilmiştir. Bu mekân, İslam'ın ilk "eğitim merkezi" ve "karargâhı" işlevini görmüş, topluluğun kimlik kazanmasında merkezi bir rol oynamıştır.
Açıktan Davet ve Kureyş Muhalefetinin Başlangıcı:
Yaklaşık üç yıllık gizli davet sürecinin ardından, ilahi emirler doğrultusunda davet kamuoyuna açılmıştır. Bu süreç iki aşamada gerçekleşmiştir:
En Yakın Akrabanın Uyarılması: İlk olarak (Şu'arâ Suresi, 26:214 gereği) Hz. Muhammed, Hâşimoğulları'nı bir ziyafete davet ederek onlara peygamberliğini tebliğ etmiştir. Bu davet, amcası Ebû Leheb'in sert muhalefetiyle karşılaşmıştır.
Genel Çağrı (Safâ Tepesi): İkinci aşamada (Hicr Suresi, 15:94 gereği) peygamber, Safâ tepesine çıkarak tüm Mekke halkına seslenmiş ve onları putperestliği bırakıp tek Allah'a inanmaya davet etmiştir.
Bu açık çağrılar, İslam'ı artık göz ardı edilemez bir sosyo-politik güç haline getirmiştir. Kureyş oligarşisi, bu yeni hareketi; atalarının dinine bir hakaret, Kâbe merkezli dini turizm ve ticarete bir tehdit ve kabile düzenine dayalı aristokratik otoritelerine bir başkaldırı olarak algılamıştır. Bu noktadan sonra, özellikle kabile himayesinden yoksun olan (köle, fakir, dışarıdan gelmiş) Müslümanlara yönelik sistematik baskı, işkence ve ekonomik abluka dönemi başlamıştır.
Stratejik Sığınak: Habeşistan Hicretleri (615-616):
Kureyş'in artan zulmü, Müslümanların inançlarını yaşayamaz hale getirmesi üzerine, Hz. Muhammed takipçilerine geçici bir sığınak bulmaları tavsiyesinde bulunmuştur.
Habeşistan'ın Seçilme Nedenleri:
Göç için Habeşistan'ın (günümüz Etiyopya'sı) seçilmesi tesadüfi değildir. Bu seçimin altında yatan stratejik nedenler şunlardır:
Adil Hükümdar: Hz. Muhammed, Habeş Kralı (Necâşî) Ashame'nin "topraklarında kimseye zulmedilmeyen adil bir hükümdar" olduğunu biliyordu.
Dini Yakınlık: Habeşistan, Hristiyan (Ehl-i Kitap) bir krallıktı. Monoteist bir inanca sahip olmaları, onların putperest Kureyş'e kıyasla Müslümanların tevhîd mesajına daha anlayışlı yaklaşacağı beklentisini doğuruyordu.
Ticari İlişkiler: Mekke ile Habeşistan arasında Kızıldeniz üzerinden yürüyen köklü ticari ilişkiler mevcuttu. Bu durum, coğrafyanın ve yolların bilinirliğini sağlıyordu.
Hicret Dalgaları ve Kureyş'in Diplomatik Hamlesi:
Hicret iki dalga halinde gerçekleşmiştir. 615 yılında, aralarında Hz. Osman ve eşi Rukayye'nin de bulunduğu yaklaşık 15 kişilik ilk kafile gizlice Habeşistan'a ulaşmıştır. Bu grubun iyi karşılanması üzerine, 616 yılında Ca'fer b. Ebî Tâlib liderliğinde 100'ü aşkın kişiden oluşan ikinci ve daha kalabalık bir kafile de sığınma talebinde bulunmuştur.
Bu kitlesel göç, Kureyş'i telaşlandırmıştır. İslam'ın Mekke dışında güvenli bir üs kazanması ve potansiyel bir dış müttefik bulması, Mekke oligarşisi için büyük bir tehditti. Kureyş, bu durumu engellemek için derhal diplomatik bir karşı hamle yapmıştır. 'Amr b. el-Âs ve Abdullah b. Ebî Rebî'a, Necâşî'ye ve saray erkanına değerli hediyelerle gönderilmiştir. Kureyş elçilerinin amacı, Müslümanları "atalarının dinini terk eden, yeni bir din uyduran bozguncular" olarak tanıtmak ve siyasi sığınma taleplerini geçersiz kılarak iadelerini sağlamaktı.
Necâşî'nin Huzurunda Teolojik ve Diplomatik Duruşma:
Necâşî Ashame, Kureyş heyetini dinledikten sonra, adil yönetim anlayışı gereği savunmalarını yapmaları için Müslümanları da saraya çağırmıştır. Bu duruşma, İslam'ın uluslararası alandaki ilk diplomatik ve teolojik sınavıdır.
Müslümanların sözcüsü Ca'fer b. Ebî Tâlib, Kureyş elçilerinin iddialarına karşı şu tarihi savunmayı yapmıştır:
• İlk olarak, İslam öncesi cahiliye döneminin ahlaki çöküntüsünü (puta tapma, leş yeme, akraba bağını koparma, güçlünün zayıfı ezmesi) tasvir etmiştir.
• Ardından, Hz. Muhammed'in getirdiği mesajın ahlaki devrimini (Allah'a kulluk, doğruluk, emanete riayet, komşuluk hakkı, zayıfı koruma) vurgulamıştır.
• Zulüm gördükleri için ülkelerine sığındıklarını belirtmiştir.
Necâşî'nin, Hz. Muhammed'e gelen vahiyden bir örnek istemesi üzerine Ca'fer b. Ebî Tâlib, Hristiyan teolojisi için de merkezi bir figür olan Hz. İsa ve annesini konu alan Meryem Suresi'nin ilk ayetlerini okumuştur. Okunan ayetlerden ve özellikle Hz. İsa'nın mucizevi doğumunu anlatan pasajlardan derinden etkilenen Necâşî ve saraydaki din adamları gözyaşlarını tutamamıştır.
Necâşî, "Bu (Kur'an) ile İsa'nın getirdiğinin aynı kaynaktan çıktığına şüphe yok" diyerek Kureyş elçilerinin iade talebini kesin bir dille reddetmiş ve Müslümanlara ülkesinde tam bir koruma ve özgürlük tanımıştır.
Stratejik Sığınak: Habeşistan Hicretleri (615-616):
İslam'a davetin ilk evreleri, Mekke'nin katı sosyo-politik yapısı içinde gizlilikten aleniyete doğru metodik bir ilerleme göstermiştir. Bu ilerleyiş, yerleşik düzenin şiddetli muhalefetini tetiklemiştir. Habeşistan'a yapılan hicretler, bu baskı karşısında pasif bir kaçış değil, aksine bilinçli ve stratejik bir siyasi manevradır.
Bu hicret;
1. Erken dönem Müslüman topluluğunun fiziksel olarak yok edilmesini engellemiştir.
2. İslam mesajının, Arabistan dışında ilk kez teolojik ve ahlaki bir zemin üzerinde savunulmasına olanak tanımış ve Hristiyan bir kral nezdinde meşruiyet kazanmasını sağlamıştır.
3. Kureyş oligarşisinin diplomatik bir yenilgi almasına neden olarak, İslam'ın sadece yerel bir kabile hareketi olmadığını, evrensel bir iddiaya sahip olduğunu göstermiştir.
Habeşistan'da kazanılan bu diplomatik zafer ve güvenli sığınak, Mekke'de kalan Müslümanlara moral sağlamış ve hareketin daha sonraki zorlu aşamalara (boykot, Tâif yolculuğu ve nihai Medine Hicreti) dayanmasına zemin hazırlamıştır.
KAYNAKÇA
• Buhârî, Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl. el-Câmiu’s-Sahîh. (İlgili Bölümler: "Bed’ü’l-Vahy", "Tefsîr").
• Hamidullah, Muhammed. İslâm Peygamberi. (Çev. Salih Tuğ). İstanbul: Beyan Yayınları.
• İbn Hişâm, Ebû Muhammed Abdülmelik. es-Sîretü’n-Nebeviyye. (Nşr. Mustafa es-Sekā vd.). Kahire: Matbaatü Mustafa el-Bâbî el-Halebî.
• İbn Sa’d, Ebû Abdillâh Muhammed. et-Tabakātü’l-Kübrâ. Beyrut: Dâru Sâdır.
• Lings, Martin. Muhammad: His Life Based on the Earliest Sources. (TR: Hz. Muhammed'in Hayatı, Çev. Nazife Şişman). İstanbul: İnsan Yayınları.
• Müslim, Ebü’l-Hüseyin Müslim b. el-Haccâc. el-Câmiu’s-Sahîh. (İlgili Bölümler: "Îmân").
• Watt, W. Montgomery. Muhammad at Mecca. Oxford: Clarendon Press, 1953. (TR: Hz. Muhammed Mekke'de, Çev. M. Akif Ersin). Ankara: Ankara Okulu Yayınları.